28 Mayıs 2013 Salı

Temel çelişki, baş çelişki ve alfabe…



Demir Bilgin

Türkiye insanı,  12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle, giderek büyük bir yozlaşmaya uğradı. Şu an, şeriatçı AKP iktidarında, Türkiye insanındaki yozlaşma, gerçekten, had safhadadır. Yozlaşma, ne yazık ki, bazı solcu ve sosyalist kesimi de etkiledi.Acıdır. Böylesi bir Türkiye ortamında, yeniden Leninizmin ilkelerini hatırlatmak; yeniden, Leninizmin ABC’si olmuş konuları notlar halinde yazmak, artık bir zorunluluktur.

Yozlaşmak nedir?

Yozlaşmak, insanın gelişim tarihinde elde ettiği tüm değerleri yitirmek demektir. Yozlaşmak, şu an ki, AKP sürüler iktidarı Türkiye’sinde, insancık olmak demektir.

Leninizmin ABC’si olmuş konula rnedir?

Leninizm, sosyal yapılara ilişkin konularda, çözümde, hep,  ”anahtar”olacak noktalardan kalkar. Toplumda yer alan ”temel çelişkiler”. Temel çelikiler düzeninde ortaya çıkan ”baş çelişkiler” ve çözüm.

Leninizm, toplumsal yapıya ilişkin, tarihsel köklerde, toplumun, ”ezen – ezilen” şeklinde bölünmesi, ve bubölünmenin maddi temellerini ortaya çıkaran yapıları ve çözümünü inceler. Bunları, insan evrim tarihi sürecinde; toplumda hakim olan  üretim tarzı bazında, temel çelişki ve baş çeliki şeklinde ele alır. Temel ve de baş çelişkilerden kurtuluş yolu böylesi bir perpektiften geçtiğine işaret eder.

Açıktır, politik yaşamda başarılı olmak için, insan toplumunun evrim tarihine denk düşen, bilimsel yasaları veüretim tarzları bilmek gerekiyor. Ayrı bir makale yazısıdır. Ama buradan kalkarak, ”teorimizi, fikirlerimizi neye göre belirlememiz gerekir? Sorusuna,Marksizmin cevabı açıktır: ”Nesnel üretim koşullarına göredir!”

Alfabedir, ama yine, yazmam gerekiyor. İnsan toplumunun siyasal evrim tarihi beş üretim  tarzı ile şekilleniyor:

Bir: İlkel komünal toplum.
İki: Köleci toplum.
Üç: Feodal toplum
Dört: Kapitalist Toplum.
Beş: Sosyalist ( Komünist) toplumdur.

Böylesi bir üretim tarzı üzerinde şekillenen toplumsal ve baş çelişkiler vardır.

Parentez açıyorum: Devlet: Daha sınıfların doğmadığı ya da olmadığı sistemlerde yok olur. Söner. İlkel komünal toplumda yoktu. Komünist toplumda da olmayacak. Köleci ve kömünizmin alt aşaması sosyalizme kadar, devlet ve ulus vardır. Zira, bu sistemlerde, sınıflar vardır. Bunları bilmeden ve görmeden,devlete ve ulusa karşıyım demek ”ütopist devrimci” olmak demektir. Devrimcilik,hayaller ile,   gündüz rüyaları ileyürümez) .

Parentezi kapatıyor ve devam ediyorum.

Bu temel noktalara ekleyeceklerim var. Şu an, Türkiye’de temel çelişki: Emek ve Sermaye arasındadır. Baş çelişki: Şeriatçı AKP ile Laiklik arasındadır.

Temel çelişki, kapitalist sistemTürkiye’sinde ve bu alt-yapı üzerinde oluşan emek ve sermaye arasındaki  çelişkidir.

Baş ya da ikincil çelişki,Türkiye’de, değişik dönemlerde ortaya çıkan, laiklik ile şeriat arasındadır.

Türkiye’de laik sistem,  hiç bir zaman kurulmamıştır. Bunun sonucu, iki de bir kendini gösteren, islam ve şeriat korkusu vardır. 12 Eylül 1980’de yapılan askeri faşist darbe, solu ve sosyalistleri temizlemeye yetmiyordu. Sol ve sosyalizme duvar örmek için, tek yol islam kalıyordu. 12 Eylül 1980, ANAP ve AKP ile devam eden islam ve şeriat korkusu devam ediyor.  Şeriatçı AKP Hükümeti, toplumu tekrar geriye ve ”şeria kanunlarına” göre  yeniden ”dizayn”etme çabaları devam ediyor;  açıktır.

Şeriatçı AKP;  Katar ve Suudi Arabistan’dan aldığı destek ile, Orta-doğu’da ”islamik emperyal ülke” hayali ile hem Türkiye insanını, hem de Suriye halkını perişan etmekten çekinmemektedir.

Böylesi bir Türkiye düzeni ve ortamında , haklı olarak,  temel çeliki (emek – sermaye) gizleniyor ve yerini baş çelişkiye bırakıyor: Şeriatçı AKP ve Laiklik oluyor.

Evet; şu an, Türkiye’nin baş çelişkisi, şeriatçı AKP ile Laiklik arasındadır.

Evrim tarihimizi tekrar  geriye, şeriata doğru sürüklemek isteyen AKP’ye dur diyelim!

Sosyalistler, sınıf kavgasını ,unutmadan,  bir yana atmadan, şeriatçı AKP ve Hükümetine karşı dur diyeceklerdir!

Şeriatçı AKP’yi ve destekçilerini  teşhir etmek,  tarihsel olarak, en büyük ilericiliktir.

Tekrar uyarıyoruz: İslami –şeriatçı AKP ile ”umutlu” izdivaçlar yapmak, boştur. Mümkün değildir.

Ne derler, Midyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak!

Olmamasını istiyoruz.

Meselelere, sorunlara evrimsel vetarihsel bakalım. Biliniz ki, bizi ezenler ve tarihten kaldrmak isteyenler,  yenilecektir.

Bu yazımla,  bizi bekleyen tehlikeleri hatırlatmış oldum.


Bu kadar.

Hiç yorum yok: