14 Şubat 2014 Cuma

NİYAZ İLE PİR´İM...





Remzi AYDIN
Sevgili Pirler´im, Dedeler´im, Analar´ım, Mürşitler´im...
Hepinizden özür diliyorum ve önünüzde saygıyla eğilerek size niyaz ediyorum...
Yıllarca size haksızlık yaptık, görmeniz gereken saygıyı gösteremedik... Hiç dikkat ettiniz mi bilmem, bu ülkede din adamı sadece biz Dersimliler´de eleştirilir, aşağılanır. Onlarca katliam oldu bu ülkede ve hepsi de hemen hemen cuma namazından sonra camiden çıkan guruplar tarafından gerçekleştirildi. Birini ben anımsıyorum, Sivas'da idim o gün. Şimdi de Suriye'de katliamlar oluyor, ufacık çocuklar ailesinin gözü önünde tevacüz edildikten sonra, organları parçalanarak katlediliyor. Kimse din adamlarına ses çıkarmıyor, küfretmiyor. Diyanet trilyonlarca para yiyor, kimse eleştiremiyor. Her yıl bu milletin parasıyla on binlerce imam Hacca, Umre´ye gidiyor, kimseden tıs yok. İnsanlar arasına nifak sokuluyor, yalanlar ve iftiralar diziliyor, bir çok imam üç-dört kadınla evleniyor, pedofili serbest, küçük kızlar tecavüze uğruyor sonra namus ve din uğruna kör kuyulara atılıyor, genç kızlar kilo ile yetmişindeki adamlara satılıyor, ses yok...
Dede´m, Rayber´im, Bava´m, Ana´m niyaz ile ellerinizden öperim... Kusurumuza bakmayın....
Biz seksenlerden önce sizlere hakaretler ettik ve sizi gericilikle suçladık. Sakallarınızdan tutup sizi çekiştiren devrimciler, ilericiler oldu. Hızır ile alay ettik, analığı-babalığı-rayberliği-talipliği-mürşitliği gericilikle suçladık. Ağaçlara-toprağa-suya-havaya ve gökyüzündeki cümle varlıklara el açmanızı, gericilik olarak yorumladık; güya biz devrimciydik, ilericiydik, siz ise zır cahil gericilerdiniz.
Hiçbir cemde bir Dede´nin barış-rızalık-aşk-sevgi-ahenk-sosyal dayanışma dışında bir şey anlattığına şahit olmadım. 
Değil bir insanı diri diri gırtlaklamayı, hayvana vurduğu için Cem´den atılan insanlar biliyorum ben. Bırakın üçüncü eşi, kendi karısına vurduğu için lokması kucağına verilerek, Cem´den atılan kocalar tanıyorum ben. Karı-koca arasındaki küskünlükleri barıştıran dedeler tanıyorum ben...
Dede´m, Rayber´im, Pir´im, niyaz ile ellerinden öperim...
Lütfen affedin bizi...
Haram lokmanın Cem´e alınmadığını gördüm. Dede´nin rızalık almadan, posta oturmadığını gördüm ben. Yine de sizi gericilikle suçladık. Oysa nice mollalar-şıhlar-şeyhler-imamlar ellerinde kuranlarla gezerken, aynı zamanda kin ve nefret tohumu ekti bu topraklara. Oysa siz bize Cemler´de hep şunu söylediniz: “Yetmiş iki millete aynı nazarla bakmayan bizden değildir!” Şeyhülislamlar, farklı inançtaki insanların katliamını cennetle ödüllendirirken, malları ve ırzları size helaldir diyerek fetvalar verdi. Kimse bu adamları kötülemez, toz kondurmaz.... Nesimi Çimen Dede´m Madımak’da katledilirken, gençler şöyle demişti: “Bize atılan taşları, kiremitleri camdan aşağıya onlara geri atalım.” Nesimi Dede şöyle cevap verdi: “Sakın ha! Onlarla bizim aramızda fark kalmaz. Kaldı ki belki de suçsuz birinin başına isabet eder.” Oysa Dede´m, sen yakılırken bile, seni yakanlara kötülüğü düşünememiştin. Yine de gerici olan sensin, öyle mi?
Gül yüzlü Ana´m, Dede´m, Rayberim, tarikatlar, cemaatler, dinci güruhlar çogaldıkça çoğaldı. Kadınlara yapılan saldırılar, katliamlar, çocuk tecavüzleri arttıkça arttı. Toplum kamplara ayrıldı, nefret, aşağılama, küçümseme, iftira, yalan, hırsızlık aldı başını gidiyor. Kimseden ses yok. Bir tek biz Dersimliler küfrediyoruz, hem de bunda en ufak suçu olmayan sizlere. Bırakın kendimizi, başkalarının küfretmesine de yardımcı oluyoruz.
Biliyor musun Dede´m, çok çok devrimci olup bizi gericilikle suçlayanlar şimdi soytarıların kitaplarını başucu kitabı yaptılar.
Pir´im, bizi topraga, ateşe, suya, havaya gösterdiğimiz saygıdan dolayı gericilikle suçlayanlar, aşağılayanlar şimdi ne diyor biliyor musunuz: “Biz aslında gizlice namaz kılar-oruç tutar ehli müslüm insanlardık.” Oysa biz hep gerici olduk, doğayı kardeş olarak görmek sizin bize öğretinizdi.
Tüm bu kirlilikler içinde, kendi inanç önderini karalayan, aşağılayan tek toplum biziz, ne garip değil mi? Bu kadar kendimizden nefret etmeyi nasıl başardık?
Bin yıllardır bu ülkenin din adamları, gayrimüslümlerden ve inanmayanlardan toplanan vergilerle maaş aldı, elektrikleri, suları, lojmanları ödendi, üstelik bir de katliam çağrıları yaptılar. Ama kimseden ses çıkmıyor, çünkü onların din adamları kutsal, dokunulmaz, önder...
Size ne büyük haksızlıklar yapmışız... Bu aralar Umre meseleniz var. Nasıl da küfrediyoruz size anlatamam. Biz yapıyoruz, sizin talıplarınız... Oysa kimler Hacca-Umre´ye gitmedi... Tek kelime yok, edemezler çünkü onların önderleri kıymetli, önemli, saygın... Nasıl da kendimizden nefret etmişiz değil mi...
Gül yüzlü Pir´im, Ana’m, Baba’m, Rayber´im, hürmetle ellerinizden öptüm, niyaz ettim size aşk ile. Ellerinde dini kitaplarla poz verenlere, ben şeriat isterim diyenlere, pedofili olaylarına sırtını dönüp görmezden gelenlere, başörtüsünü kadın kazanımı, hakkı, devrimi diyenlere tapanlar şimdi sizi yine gericilikle suçlar. Eşitlikçi, devrimci, sosyalist yapımla, ne diyesim geliyor biliyor musun Dede´m? Bin yıl da siz yiyin bu devletin malını; anca o zaman eşitlik sağlanmış olur… Gülüyorsunuz değil mi? Duyar gibiyim Piri´m, diyorsun ki: “Bizim köpeklerimiz bile harama ağzını sürmez.”   Benimki çaresizlikten be Piri´m, yoksa ben de bilirim bizim felsefemizde, yetimin, mazlumun, fakirin, komşunun ve başka da milletin, hatta toprağın, suyun, ateşin, havanın ve de cümle mahlukatın hakkına göz dikilmez. Yol düşkünü olur insan… Günümüzde hırsızları koruyanlar, onlara sırt verenler en hakiki ilericiler!
Neyse Dede´m, bu konuyu burada kapatayım, yoksa bizimkiler hem bana hem de size bir kez daha küfredecek… Aşk ile, Işık ile, Niyaz ile ellerinizden öptüm… Siz yine de bizim kusurumuza bakmayacak kadar yücesiniz bilirim…

Hiç yorum yok: