9 Ocak 2014 Perşembe

ADALET!




Dr.İsmet Turanlı

2500 sene önce Felsefenin en önde geleni SOKRAT yaşamı sorgularken aradığı en önemli konu ADALET olmuştur. Bugün Türkiye’de de en önde sorgulanan mevzu da ADALET’tir.

Lise son sınıfta hazırladığımız şölen töreninde MOLİERE’in L’avare yani Cimri adlı piyesini oynamıştık. O oyunda cimri adam ‘’ Mahkemeleri mahkemelere vermek lazım’’ diye bir cümle kullanmıştı. Bu lafa çok gülmüştük. Bugünlerde savcıların, hakimlerin görevleri sırasında yaptıkları hatalardan dolayı mahkemeye götürülmekte. Konu hala ADALET.

Üniversiteye kaydımızı yaptırırken Tıbbıyeye girmek için Liseyi bitirirken aldığımız notlar geçerli idi. İyi ve pekiyi ile bitirenler Tıbbıyeye, geride kalan yani orta notlarla liseyi bitirenler ise Hukuk ve İktisat fakültelerine alınıyordu. Bu eleme tarzının neticesinde zayıf not alanlanlar Hukuk fakültesine alınmak istendiğinde 1000 kişilik kontejana ancak 750 talebe müracaat etmişti.
Toz kondurmadığımız ATATÜRK bile TEKADAM (Cemal Süreyya) konumuna girince İSTİKLAL MAHKEMELERİNİ kurmuş ve  halkın ve dini önderlerinden binlercesini sorgusuz, sualsiz idam sehbasına göndermiştir.

Yassıada mahkemelerinde ki adaletsizliği bugün kabul etmeyen hiçbir vatandaş yoktur. Türk tarihinde demokrasiyi getirmeğe çalışan, kalkınma hamlelerini yapan Adnan Menderes ve arkadaşları o mahkeme tarafından katledilmiştir.

27 mayısta başlayan askeri vesayet defalarca darbeleri gerçekleştirmiş ve binlerce vatandaşa adaletsiz kararlar uygulanmıştır.

Son günlerde Kürtlere, siyasilerine mahkemelerin aldıkları haksız, adaletsiz kararlar utanç vericidir. Anayasa mahkemesinin aldığı karar gereğince Balbay tutuksuz yargılanmak için hapisaneden salıverilirken, Diyarbakır ağırceza mahkemesi seçilmiş Kürt milletvekillerinin tutuksuzluk için müracaatlarını red etmiştir. Bu kararları veren mahkemeleri Molierin dediği gibi mahkemelere vermek gerekir. En utanç verici kararıda ROBOSKİ katliamında verilenidir. Dersimde Sabiha Gökçenin bonbalaması Roboskide devam etmiştir.

Bütün filozofların ortak fikirlerin göre yönetilenlerin (halkın) yöneticilerden isteklerinin başında ADALET geliyor.

TBMM başkanı bizde ADALET’in çöktüğünü söylüyor. Barolar başkanı Feyzioğlu halkın Adil yargılama istediğinden bahsediyor. Ne mevcut partiler, nede hukukla ilişkisi olan kurumlar, akademisyenler, köşe yazarları bugün çıkmaza giren adli sistemimizin düzelmesi, demokratikleşmesi için yapıcı öneriler tavsiye etmiyorlar. Birinin dediğine diğeri karşı çıkmağı doğru zannediyor. Sadece bizde değil diğer ülkelerde de adil yargılama ideal formunu bulamamış.
Almanya da mahkemeye müracaat edenlere hakimler fifti-fifti anlaşmalarını tavsiye ediyor. Anlaşamamazlığın maddi değerine görede mahkemelerin uygulamaları sınırlı. Öyle her davayı temyize gönderemiyorsunuz. Hakimler haklıyı haksızdan ayıracak yerde kanunlara göre bir karar vermek zorunda kalıyorlar. Avukatlar ise davanın değerine göre ücretlerini istiyorlar,ister davayı kazansınlar, isterse kaybetlersede. Onun için illaki davayı kazanayım diye bir emek sarfetmiyorlar.

Bu bizim Türkiyeli vatandaşların hiç hoşuna gitmediği için davayı kaybeden avukatları mahkemeye veriyorlar.

Nazi yanlısı bazı örgütlerin son zamanlarda katlettikleri Türk vatandaşları hakkındaki davalarda bürokrasinin akla sığmaz manüplasyonları insanı rencide ediyor. Cumhurbaşkalarını, şansölyelerini makamlarından eden adli makamlarının hoyratlığını medyadan öğrenmişsinizdir. 60 seneye yakın Almanyadaki yaşamım sırasında duyduğum adli hataları burada zikretmeme lüzum yok.

İtalyada temiz eller operasyonları, hatta İngiliz başbakanı Cameron’un siyasiler hakkında aldığı kararların bir hayli kritklere maruz kaldığını anlatmama hacet yok.

Türklerde tevekkül inancı oldukça rahatlatıcıdır. Davayı kaybeden, yahut haksızlığa uğradığına inananlar ‘’Sizi Allaha havale ediyorum’’ derler. Bir ülünün ardından, isterse önlenebilir bir durum dahi olsa’’ Allahın emri’’ deyip teselli bulmalarını hiçte mistik bir düşünce saymamalı.

 Zamanın başbakanı Çillerin Öcalana suikast planları yaptırdığı, Devlet Bahçelinin maazallah iktidara gelse İdam cezasını yeniden getirip Öcalanı idam ettirmeğe teşebbüs edeceğini bilmeyen yoktur. Çözüm sürecine karşı çıkıp PKKlı gençlerin, bu arada Mehmetçiklerin kanın akmasından mutlu olacağı ondaki insan sevgisinden yoksun olduğunun delili sayılmaz mı? Ömründe ne kadın sevmiş, nede evlat sevgisi yaşamamış insandan ne beklersiniz. Herhale ADALET değil. Kılıçdaroğlu (kılıç bir nevi silahtır ve insanların ölümünü sağlar)nun ALTOKUYLA (Ok da bir nevi silahtır) nerdeyse Dersimli olduğunu, Dersim katliamına amnestik duruşunu hatırınızdan çıkarmayın. Erdoğan’nın Roboski katliamından dolayı özür dilemeye dahi tenezzül etmeyişi, önce desteklediği Hoca efendisinin bedduasına maruz kalınca bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi attırdığı , çıkmaza girmiş olmanın, suçluların telaşında o bedduanın tutmuş olması mümkün olabilir mi?

Kürt kökenli Ak partili milletvekillerinin Roboski kararı karşısında dillerini yutmuş olmalarıda yürekleri sızlatmıyor mu?

Erdoğan Kıbrıs problemini halledemediği gibi, Ermenilerlede barış süreci başlatamadı. Arap ülkeleriyle düşman konumuna girince tek sarılacağı lider Barzani ve Öcalan kaldı. Kürtlerden başka dostu kalmadı. Hele Öcalanın mektubu, arkasından Nevruz konuşması çözüm sürecinde inisiyatifi eline aldı. Erdoğan mecburen aklını başına alıp sürece destek veriri gibi oldu. Neticede artık kan akmasıi anaların ağlaması durdu. Hangi akla hizmetse sürecin devamında ayak sürdürüyor. Şimdi Hoca efendisine paçayı kaptırdı. Ondan kolay kolay kurtulacağa benzemiyor. Artık tekadamlık kabadayılığını sürdürmesi zor olacak.

Tıpkı seçim kanunundaki % 10 luk barajı kaldırmayarak demokratik yapının önünü tıkadığı gibi 3 defa milletvekilliği barajındanda vazgeçmezse etrafındaki kıymetli, tecrübeli siyasileride kaybederek Özal gibi, başkanlığa seçilse bile yanlız kalacağının cezasına katlanacaktır.
İstanbulda ön gördüğü yatırmların Fethullahçıların yolsuzluk atakları ile tehlikeye gireceği anlaşılıyor. Yatırımları gerçekleştirecek firma sahipleri askerler gibi Silivreye gönderilmesi halinde o yatırımlar korkarım ki o yatırımlarda Erbakanın attığı temellere benzemesin.

Bana kalırsa kaostan kurtaracak tek çare AF KANUNUNU meclise getirmek olacaktır.

 Köln, 09.01.14

Hiç yorum yok: