22 Şubat 2014 Cumartesi

Arapçada politika ve ulus…



Faiz Cebiroğlu

Herkes biliyor: Arapça, dünyanın en zengin dilleri arasında yer alıyor. Zengin dil Arapça, Orta-doğu’da kullanılan tüm dilleri etkilemiş ve  kelime vermiştir. Yalnız Orta-doğu dillerine değil, Asya, Afrika ve Avrupai dilleri de etkilemiş ve kelime vermiştir. Arapça,  İngilizceyi de etkilemiş ve kelime vermiştir. Ama çok ilginç, dünya dillerini etkileyen ve onlara kelime veren Arapçada, ne ”politika” ne de ”ulusun” karşılığı var; yoktur. Zengin Arapçada, ulusun karşılığı yoktur. Zengin Arapçada, politikanın da karşılığı yoktur.
 
Çok ilginç: Zengin Arapçada politika, ”siyaset” olarak adlandırılıyor. Zengin Arapçada ulusun ise, tek kavram karşılığı yok; bazen, kavim, bazen, ümmet, bazen vatan, bazen de milla olarak geçiyor. Hiç biri ulusun karşılığı olmuyor. Değildir. Zengin Arapçada ne politikanın, ne de ulusun karşılığı vardır. Bu da çok ilginçtir;  insan tarihi ve dil  gelişimi açısından çok ilginçtir.

Dil, insan evrimi /  tarihi çerçevesinde, gelişir ve bu tarihe uygun yeni kavramlarla zenginleşir. Dil, toplumsal bir olgu olarak yaşadığı çağın aracısı ve iletişimi olur. Ama ne yazık ki, Arapça, ”politika”  ve ”ulus”  anlamında kavramsal ve de tarihsel olarak ”sınıfta” kalmıştır!

Emperyalizmin böldüğü, parçaladığı Araplar, ne politikayı bildiler, ne de ulus olmayı.

Tarihsel olarak başlayan kalkışmalar, Cemal Abdül Nasır ve ”Hür Subaylar Hareketi”, ”Arap Birliği”, Baas (yeniden diriliş) yetmedi. Emperyalizm, tüm ”politik” ve ”ulusal” kalkışmaları ezdi ve ezmeye devam ediyor. Son kale Suriye; direniyor…

Arapça ve gelişimi böylesi bir merhalede de ezildi. Bu yüzden Arapçada, ne politikanın, ne de ulusun karşılığı oldu. Yoktur.

Arapça, VII.yy.da doğan islamiyet diliyle başbaşa bırakıldı.

Kalan ne?

Kalan şudur: Arapçada politika, seyistir!

Siyaset, seyisten geliyor ve at bakıcısı oluyor. Polotikos, politika, yani devlet yönetimi, Arapçada ”siyaset” yani ”seyis” ve hayvan bakıcısı oluyor.

Araplarda bu yüzden politika ve devlet yoktur. Siyaset vardır. Yani seyisler.

Yine 7. yüzyıldayız. Arap olarak ve Arapça olarak, ”ulus” nedir bilmeyiz.

Feodalizmin çözülüp, yerini kapitalizme bıraktığı bir çağda doğan ulus için,”ümmettir”, ”kavimdir, ” milla’dır”, dediler. Değildir.

Bu bağlamda; ulus, ”umme” yani, Hz.Muhammed çevresinde toplanmak;  değildir.

Ulus, ”kavim”; yani kabile ve akraba topluluğu; değildir.

Ulus, ”milla”  yani din, mezhep ve cemaat topluluğu; değildir.

Ulus, ne ümmet, ne kavim, ne de milla’dr.

Bilindiği gibi, ulus, Yükselen kapitalist çağının doğumudur.

Ama Arapçada ulusun karşılığı yoktur. Arapçada ulus yoktur…

Dil, toplumsal bir olgudur, diyoruz. Ama Araplar olarak ve Arapça olarak, bizler, hâlâ 7. yüzyıldayız. 7. yüzyılda ne politika ne de ulus vardı. Yoktur.

Şu anki, Arap yönetimlerinde ve Arapçada ne politika ne de ulus vardır.

Emperyalizmin, Orta-doğuda, Arapları, neden bu kadar, böldüğü ve ”kantonlara” ayırdığını buradan da bakmak ve görmek gerekiyor, diye düşündüm. 

Bunlara işaret etmek istedim.


Dilsel olarak yaklaşmak ve dilsel olarak  çıkan ”kavram eksikliğini” sorgulamak ta gerekiyor.

Hiç yorum yok: