27 Ekim 2014 Pazartesi

Türkiye muhalefet mağduru‏…



Dr.İsmet Turanlı
  
Ağızlarına biber sürmeli.

Eskiden çocukları yaramazlık yapınca anneler çocuklarının  ağızlarına biber sürerlerdi. Pek dövmeye kıyamazlardı. ‚‘ Akşam babana (şayet yaşıyorsa) söylerim.‘‘ Sanki sadece babaların dövme hakkı vardı. Çoğukere babalarda pek kıymazlardı ve ‚‘Bir daha duymak istemiyorum‘‘ diyerek çocuklarını ihtar ederlerdi. Şimdi bizim muhalefet partilerine bakıyorumda ağızlarına biber sürmek geliyor içimden. Onu yapmakta çok zorlaştı. Erdoğan başkan olunca artık temcit pilavı nutukları sona erecek sandım. Televizyonların daimi spikeri gibi, hergün, ama hergün onbinleri meydana topluyor, yazın sıcağı, kışın soğuğu demeden hep ayni sözleri  tekrarlıyor. Bir nevi HİPNOTİZMA tekniği kullanıyor. Şimdi onun bir paraleli türedi . Davutoğlu . İkisi hakkındada şöyle bir teşhisim olmuştu. Bunlar LOGORHOE ilee maluller Yani çok kunuşma hastalığından. Meydanlara dev fotoğraflarını astırmak. Kendilerini böyle vazgeçilmez büyük insanlar olarak görmek. Bu hastalık 30 lı yıllarda Almanya da Hitlerin, İtalya da Musolininin, Stalinin, Maonun yapıkları tarzdı. Ben 60 sene Avrupa da, Almanya, İsveç, İsviçre, Fransa ve İngiltere de yaşadım, çalıştım böyle hezeyanlara rastlamadım. İşte diyorum ki. Ağızlarını tutsalar biber sürmeğe fırsat bulurum. Şiyle bir tekerleme vardı.

Söz söyle ki sözünden ibret alsınlar!

Sözün yoksa sükut eyle, seni bir insan sansınlar!‘‘.

MHP liderinden başlayalım.

30 lu senellerde Başbuğları tabutluklarda tırnakları çekilmiş, gözlerine şua tutulmuştu Turancılık gibi bir ırkçı inancından dolayı.

27 Mayısın baş aktörü olup, Menderesin ve yeni filizlenen demokrasinin idam sehpasına gönderilmesini sağladı.

12 Eylülden önce binlerce solcu gencin katliamını tahrik etti.

Katil mahkumların mahpusane tipleri gibi dudaklarından aşşağı sarkan bıyıkları,

Çolak insanların iki parmaklı ellerini Hitlervari havaya kaldırıp, seçim önceleri milletin Osmanlı tokatı ataacağı tehdidi yapmış fakat halkın % 88 inin onları istemediklerini, hele Kürdistanda sıfır çektiklerini içlerine sindirdiler. Her konuşmasında gariz küfürlerle muhalefet yaptığını sanan Bahçeliye biber sürmeğe hacet yok. Adamın zaten ben hiç gülmek değil, tebessüm dahi ettiğine şahit olmadım. Yüzünden düşen sinek bin parça olur. Anlaşılan o ki  millet zaten  biberi sürmüş . 

ŞimdiTuğrul Türkeş’in Ortadoğu planı mülayim bir tarzda ele alınmış gibi görünüyor.

Bu üç liderinde yaptıkları tehditlerde VATAN HAİNLİĞİ, Anayasa mahkemesine gitmek, Devletin yaptığı merasimleri boykot etmek, karşıt fikirlileri düşman addetmek iddiaları milleti bıktırdı. Bahçeli denen şahsiyet hayatında ne aşık olmuş, ne evlat sevgisi nden mahrumiyetinden dolayıda vicdanı sızlamıştır. İstediği Kürtleri yüzlerce senedir olduğu gibi katletmek. Şeyh Sait isyanında 30 bin, Dersimde 30 bin nihayet 40 bin PKK lı Kürt gençlerinini katletmek ona kan akımı ( AL BASMASI) korkusunu uyarmamış.

Bütün konuşmaları laf ebeliği, ağız dalaşı fakat tek aklı başında problem çözücü önerisi olmayan hakaretlerle dolu. Milletin % 88 i senin siyasetini beğenmiyor. Hiç mi ders almıyorsun.
Kılıçdaroğlu ise tam bir karikatür figuri.  Geçliğimizde Karikatür mecmuası vardı. Yetenekli karikatürislerimiz vardı. Hafta sonlarını zor beklerdik. RAMİZ’in, Cemal NADİR’in çizgilerinden mizah duygumuzu , zarif çizgileriyle , hoş, estetik karikatürlerini Kadıköy vapurunun güvertesinde çayımızı yudumlarken okumak bahtına erişirdik. Şimdiki karikatürler bana çirkin geliyor. RAMİZ’in bir tombul teyzesi vardı. Teşbihte hata olmaz. O çizgiler bana Kürtlerin bir türküsünü çağırtır.

Uy! Uy! Kundura,

Ser’i li Gunde gırtıra.‘

Yani Oy, Oy Sukabağı‘, Kıçı başından büyük.

Türkiyenin hali bu. Milletin başına geçmişlerin dertlerimizin yanında küçük beyinlilere muhtaç kalışımız. Evet Türkiye de Muhalefet mağduriyeti  vardır.

Erdoğan’ın temcit pilavı gibi nutuklarına ilk okul taebeleri dahi mukni olamıyor. İhracatımızdaki artıştan bahsederken, ithalattaki yükselişten doğan cari açıktan bahsetmiyor. Merkez bankasında şu kadar rezervimiz olduğundan bahsederken 400 milyar dolarlık borçtan bahsetmiyor. Çocuk vefiyatından, % 60ı denetimsiz asansörlerden hergün içimiz sızlayarak kaybettiğimiz genç amelelerden bahsetmiyor. Öcalan’ın barış mektubu ile başlayan çözüm süresine sahip çıkarken Öcalan’a ve Barzaniye sarılmasının sebeini millet görmez zannediyor. Güney’de Yunanistan ve Kıbrıs Rumları ile, Suriye ile,İsraille, Irakla, Ermenistanla ,Mısırla , velhasıl araplarla kanlı bıçaklı olunca dış politika iflas etmiş , Terörist diye dünyaya duyurduğu PKK ile, Peşmerge ile PYD ile birlikte Esad’ı devirmek gibi bir maceraya sürüklenmiş durumda.

Tek adam olma şehveti diğer diktatörler gibi muhalefeti, eleştirenleri, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman, vatan haini ilan etmekten medet umuyor.Gerçi muhalefette iktidarın müsbet icraatların karalamaktan çekinmiyorlar. Halbuki yapacakları güzel icraatlar varsa onları kabullenip, Türkiyenin hangi konularda  sklalanın en altına olduğunu vurgulamaları icap eder. Onu yaparkende başarı sağlayacak önerileri getirmeleri gerekmektedir. Maalesef onlara akılları ermiyor. Akpartiden oy kazanmak istiyorsanız, seçim kazanmak istiyorsanız eksikliklerimizi ortaya döküp, onlar için öneriler için çalışmalar yapın. ERdoğana saldırırken taraftarını dahada ona yaklaştırıyor. Erdoğanın ‚‘Nereden, nereye ‚‘ dediğinde sizde ‚‘ nereden, Nereye yerlerde süründüğümüzü millete anlatın.
Totaliter rejimlere heveslenen diktatörler kendilerine saraylar yaptırırlar. İşte AKSARAY da bir misali. Büyük, pahalı uçaklar ısmarlarlar. Erdoğanımızında çok şükür Türkiyeye yakışan başkanlık uçağı var.

Aydın olduklarını zannedenler ‚‘‘Erdoğan ağzı ile kuş tutsada beğenmem ‚‘‘ DİYENLER, Atatürk’Ede toz kondurmazlar. Terekesinde 150 bin hektar arazisi olduğu ortaya çıktı. Gazi çiftliğinin kime ait olduğunu biliyormusunuz?. Davos’ta tanıştığım, parası çok, bir zenginimzden dinledim. İsmi bende mahfuz. Gazi çiftliği dedesinin mülkü iMiş. Yerel mahkeme araziyi onlara iade edince, yargıtay bu müracaatın ‚‘Atatürk‘‘e saygısızlık sayılacağını söyleyerek hazineye iade etmiş. Mimarlar odası oraya inşaat yapılmasını yasaklamışsada Erdoğan‘‘ Dediğim, dedik‘‘ diyerek inşaatı yaptırmış. Şİmdi 3 bin kişilik br resepsiyoen vermek istiyormuş. DEvletin parasının kendi kendisine ait olduğunumu zannediyor, yoksa rüşvet ten topladıkları ile mi? Tekadam ların dünyadaki akıbetleri hep rüşvete bulaşmakla son bulur. Sonunda ya memeleketlerini terk ederler, yahut hapse girereler, yahutta darbelerle tepelenirler. Tarih böyle yazıyor.  Kılıçdaroğluda o resepsiyona katılmayacakmış. Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış‘ Böylesi boykotlar acızetin ikrarıdır bence. Daha ciddi eylemlerde bulunması sağlıklı olurdu.

Erdoğan Estonya daki konuşmasında PYD ye yardım için, daha doğrusu Esad’ı yok etmek için 200 değilde 150 peşmergeyenin Türkiyeden geçmesine izin verecekmiş. Gülmek mi, ağlamak mı lazım. Ne yapacak bu 150 genç  Kürtlerimi, Türkmenlerimi  IŞID’dan kurtaracak. USA silah yadımı yaparken Işıd tarafına silah yardımı yapmış yanlışlıkla. Bu devlet başkanlarının beyinlerinde arıza mı var? Köylüler dama çıkıp Kobanideki savaşı seyreyliyorlar. İki dünya savaşı oldu böyle gülünç, ilkel savaş oyunları görülmedi. İçim sızlıyor pisi, pisine katledilen insanları duydukça.

Şimdi asıl probeme gelelim. Arap baharı ile başlayan, ondan evvel, Afganistan, Filistin savaçlarına bakınca senaryonun İLAH SATICILARI tarafından yazıldığını, arka kuliste  onların olduğunu göremiyor bugünkü dejenere insanlar. Onun gerisinde de asıl dönen dolapların PARA denen lanetin olduğunu göremiyorlar. Çünkü insanların çok ciddi meşguliyetleri  var. Her akşam TV lerde futbol maçı seyretmek. Reklamlarda insan silolarının her türlü mimari ve estetikten mahrumiyeti  de içerimi sızlatıyor. Geri kalan zamandada  ARABA ilanları. Ben artık ne liderlerin nutuklarını, nede reklamları seyrediyorum. Hiçbir kanalda ne ciddi bir konser (Batı klasiği), tiyatro, literatür yayınınyok.Milletimizin asıl boykot yapıp reytingleri sıfırlaması, kanalları ciddi yayınlara yönlendirmesi gerek.

Söylenecek çok söz var ama algılama mekanizması  ne dereceye kadar etkili bilemiyorum. İstiyorum ki aydın geçinenlerin korkmadan fikrlerini söylemeleri, liderlerin hezeyanlarını papağan gibi tekrar etmememeleri. Belki o zaman Türkiye kurtulur. Ağızlara biber sürme zamanı çoktan geçti.

Antalya. 25.10.14   



Hiç yorum yok: