21 Nisan 2014 Pazartesi

Dönüyorlar!..



Dönüyorlar(*)!...

Demir Bilgin

Dönüyorlar.

Dönenler dönüyor.  Dönenler, önce, zavallık-larına ağıt döküyor. Burada ağıt, “kendini kusmak” oluyor: Evren oluyor. Recep oluyor. Her ırktan ve dilden inkâr oluyor. Kendini ve kimliğini red-etmek oluyor.

Dönüyorlar. Dönecekler.

Dönenlerin listesi çoktur. 12 Eylül sonrası, Nabi Yağcı (Haydar Kutlu), Nihat Sargın, Cem Karaca gibi şahsiyetler başlattı. Başka isimlerle sürdü. Sonra dönenlerin halkasına, ne yazık ki, bazı Türkleşmiş Kürdler de katıldı. Burkay Kemal katıldı. Şivan katldı ve şimdi Yaşar Kaya var. Yaşar Kaya, Ankara’da, herkesi ağlatmış. Ankara’da herkesi ağlatan Yaşar Kaya, Recep Tayyib’i de ağlattı!

Dönüyorlar. Ağlayarak ve ağlatarak dönüyorlar.

Kemal Burkay, Şivan Perver, Receb’i ağlattı.

Yeni dönen, Yaşar Kaya hem kendisini, hem de Receb’i ağlattı.

Ağlatarak dönüyorlar!

Kendi kimliklerine ihanet ederek dönüyorlar. Ağlayarak ve ağlatarak dönüyorlar.

Dönmek, aklın tersine çalışması oluyor. Ters çalışan akıl, tersine dönüyor. Dönmenin ilk ipucu, burada yatıyor. Dönmek, budur. İnsani anlamda, ilerleme adına geriye gitmek, yani kendi gelişimini red-etmek, bu oluyor. Kendini, kimliğini red-eden insan, zavallı-lığına ”ağıt” döken insan oluyor. Bu anlamda, ağıt ya da ”kendini kusmak” bu oluyor.

Parentez açıyorum: Kimse yanlış anlamasın. Ben, şu veya bu şekilde, sürgünde yaşayan politik insanların ülkelerine dönmesine karşı değilim. Karşı çıktığım, onları sürgün edenlerden “af “ dilemeleridir! Yalnız af mı, aftan da öte onları övmeleri ve onları överken de, onlara “timsah gözyaşları“ döktürmeleridir. Bizi, bizleri kahreden de budur. Kim, nasıl ülkesini terkettiyse, o şekilde dönsün. Dönsün  ama döner dönmez, katillere ve aşağılık insanlara “övgüler“ yağdırıyorsa, ortada dönüş yok, döneklik var demektir!

Parentezi kapatıp, devam ediyorum.

Evet…. Dönüyorlar. Kendilerini kusarak dönüyorlar. Dönsünler.

Pir Sultan Abdal, dönenlere güzel seslenmiştir:

“Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan!”

Ama siz dönekler, dönün.  Ağlayarak ve ağlatarak dönün. Kusarak, dönün.

Dönün, zavallılıklarınıza, göz yaşı dökerek dönün. Yetmezse, Konya’ya da gidin. Orada da dönme yeri vardır. Orada da  dönün. Dönersiniz!

Dönün, günah çıkartarak ve kusarak dönün!

Dönün. Dönmek, tersine dönmek, sizlere yakışıyor.

Dönün, daha, daha donün!

Evren’i, Özal’ı, Receb ve eşi Emine’yi ağlatarak dönün.

Dönün. Daha, daha da dönün.

Dönün, ey dönekler, içinizi kusarak dönün!..

----
(*)  Erdoğan'a mektup gönderdi

Bu arada gazetecilere önce Kürtçe sonra da Türkçe açıklama yapan Kaya'nın eşi Yurda Alaca buruk bir sevinç yaşadığını söyledi.

Alaca, "Aslında eşim bir terörist değil, eline silah almış değil. Parti başkanı olarak yargılandı ve hapse mahkum oldu. 20 yıl Almanya'da yaşamak çok güç. Çünkü Alman toplumu ayrı bir toplum, dili ayrı, farklılıkları var. Gerçek demokrasi bütün kuram ve kuralları ile işlemeli" ifadesini kullandı.

Alaca, bir gazetecinin "Türkiye'ye dönmesine getiren süreç ne oldu? Başbakan Erdoğan ile bir görüşmeniz oldu mu" sorusuna "Erdoğan'a bir mektup gönderdi. Hüseyin Çelik vasıtasıyla geçen yıl bir mektup gönderdi. Dönmesini bekliyordu" şeklinde yanıt verdi.

Yakınlarıyla bir süre sohbet eden Yaşar Kaya, daha sonra dinlenmek için Ankara Yenimahalle'de yaşayan yeğenin evine gitti.

Muhabir: Zafer Fatih Beyaz



Hiç yorum yok: