11 Kasım 2014 Salı

ALANYA BİR AB (Avrupa Birliği) ŞEHRİ.





Dr. İsmet Turanlı
Geçen hafta Alanyadaki bir otel sahibi ahbabım beni haftasonunu geçirmek için Alanyaya davet etti. Gözlemlerimi kısaca arz etmek istiyorum. Bundan 50 sene önce Mersinden İstanbula deniz yollarının bir gemisi ile bir günlüğüne Alanyaya uğramıştık. O zaman tek , plajlı küçük bir otel vardı. Şimdi yüzlerce 5 yıldızlı oteli olan, Antalyayaya turistik yönden adeta rekabette olan , nufusu yüzbinleri aşmış, Türkiyedeki 40 ilden daha kalabalık, daha zengin bir şehir olmuş.

 13 üncü asırda 1220 de Selçuk hükümdarı Alaattin Keykubat tarafından kalesi ve sarayı inşa olmuş. Plajlarında ki ince kumsalı turistlere  cazibesini artırmış. Palmiyeli Atatürk caddesi İtalya, Fransa Rivieradaki plaj şehirlerinden daha gösterişli. Ayrıca müzesi ve güzel sanatlar akademisi ile kültürel yöndende , kalenin muhteşem yapısı ile turistik önemini artırıyor.

 Bence en mühim yanı burada 30 bine yakın yabancının, Avrupalı vatandaşların yerleşmiş olması, yüzbinlerce Avrupalının tatilini geçirdiği böylece bir Avrupa birliği , kozmopolit şehir olması. Dahada önemlisi Türkiyenin her köşesinden , bilhassa doğu ve güney doğulu , Kürt kökenli vatandaşların rahat yaşam olanağı bulmuş olması. Tam manası ile Türk-Kürt birlikte yaşam modeli.

Dün Berlinde utanç duvarının yıkılıp Alman halkının ve Almanyanın birleşmiş oluşumunun 25 inci yıldönümü kutlandı. 45 sene ikiye bölük yaşadılar. Kürtler ise 90 senedir dörde bölük yaşadılar. Şimdi bu dört bölgede demokratik bir yapıya kavuşmak heyecanı içinde Kürtler. Almanlar bu acıyı çektikleri için Kürtlere empati kuarbiliyorlar. Binlerce Türkiyeden kaçmış Kürt kökenlilere yabancı pasaportu vererek yaşamlarına yardımcı olmuşlardır. Şimdi Türkiyedeki demokratikleşme sonrası bir çok Kürt aydını Türkiyeye dönmeğe başladı. Kürt kimliğini açıkladıkları için hapse girildiği devre sona ermiş görülüyor.

Musevi asıllı dünyaca tanınan Bairbromm orkestranın önüne geçip Beethoven’in dokuzuncu senfonisini bir daha dünyaya duyurdu. Bu eserde Şillerin hürriyet şiirini koro seslendirdi. Bu eser artık AB nin sembolik müziği sayılıyor. 20 sene çnce Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası bu senfoniyi çaldığında Demirel 70 yaşında idi ve ‘’ Bu şölen asrı aştığımızın senbolidir’’ demişti. Halbuki Beethoven onu 200 sene önce bestelemişti. Artık Avrupada hudutlar kalktı,bir birlik kuruldu.

Kürtlerinde orta doğuda böyle Türk-Kürt birliğine ihtiyacı var. Yani Osmanlı  meclisi mebusanın kabul ettiği Misaki Milli hudutlarının yeniden canlanması gerekmekte. Emperyalistlerin Kürdistanı ve Kürt halkını dörde böldükleri SUNİ hudutların ortadan kalkması lazım. Böylece ne Türkiye bölünmiş, nede Kürtlerin birliğinin önüne sed çakilmiş olur. Çünkü Alanyada gördüğüm gibi Kürtler Türkiyenin her yerinde çalışmakta, yerleşmiş olmakta ve iş yerleri sahibi olmuşlar. Bu değişimden geriye dönmek mümkün değil. Böylece yeni bir yapılanmadan ziyade     ‘’Aslına - rüci” latincesi  ( Rest ti itüsio ad rem) ,eski haline dönüş mümkün olur. Nasıl ki nehirleri tersine akıtmak mümkün olmazsa, barış içinde yeni yapılanma mümkün olur . Almanyada olduğu gibi. Bizde bir Bairbromm yoksada Şıvan ile İbrahimin Megre Türküsü ile iktifa edebiliriz. Artık analar ağlamaz.

20 sene çnce Harrandan Aşkaleye kadar gitmiştik. Eşim (Alman) huduttaki tel örgüsünün fotoğraafını çekmek isterken askerler  nerdeyse fotoğraf makinesini elinden alacaklardı. Berlindeki
o utanç duvarı ile o tel örgülerinin bir farkı yoktur. Kobanide nerdeyse sokaklar bölünmiş. Bir millete bu zulum haksızlığın daniskasıdır.

 Alanya, kozmopolit bir şahir derken Kürtlerinde orada yaşam hakkı bulmasındandır. Hatta dış işleri bakanının Kürt kökenli olduğu söyleniyor Alanyada. Bu duruma Beşikçicinin önerdiği gibi Kürtlere değil asıl Türklere Kürtçe seçmeli dil eğitimi verilmesi birlikta yaşamın gereğidir.

Şayet bir ailede değişik kökenli insanlar varsa onların, yani her iki tarafında entegresyon çabası göstermesi lazımdır. Eğer Kürtler Türkçe öğrenmek mecburiyetinde ise Türklerinde Kürtçe öğrenmeleri entegrasyonu sağlamlaştırır. Zaten Kürtçe türkülerin Türkçe tercümeleri olduğuna göre , ayni türküleri söylemekteyiz. Aşlarındada bir fark kalmamış. Artık İstanbul sosyetesi bile Çiğköfte yiyor, Lahmacun yiyorsa , hepsi ayni aşureyi yiyorse entegrasyon kolaydır. İlk meclise bir Kürt mebusu Kürt milli kıyafeti  giydiği için idam edilmişti. Bir Kürt kökenli  bakan Kürdüm dediği için senelerce mahpus kalmıştı. Leyla Zana lar bir cümle Kürtçe yemin ettiğ için 10 sene hapis cezası yemişti.O günler geride kaldı. O vahşi,askeri  vesayet artık tarihe karıştı. Elbette Dersim katliamı zihinlerden silinmedi.

Alanya da iskandinavya ülkelerinden gelen turistlerin mutluluğunu anlamamak mümkün değil. Ben İsveçte araştırma yaparken sabah 10 da güneş doğardı, saat 4 te gün batardı. Her sabah kar yağardı. Şimdi buraya gelenler şortla, tişörtle dolaşıyor, kumsalda güneşlemenin hazzını yaşıyorlar. Bu kozmopolit dünya dahada zenginleşecek. Zira burada yaşayan gençlerin diğer milletten gençlerle evlilik yaşadığını öğrendim. Demek ki artık insanlar Tevfik Fikret’in yüz sene önce söylediği gibi : ‘’ Vatanım ruyi zemin, milletim nevhi beşer’’ .

Türklern kibirden uzak durmaları islamın şartıdır. Eşitler arsında üstünlük olmaz. Kürtlerin % 50 si kürtçe konuşamıyorsa bundan daha belirgin bir assimilasyon örneği olamaz. Bir gazeteci hanımefendi ‘’ Kürtçe bilmediğimden utanıyorum’’ demişti. Ben de seneler öncesi ‘’ Erdoğan en büyük yatırmı Kürtçe öğrenmesiyle mümkün kılar‘’demiştim. Bir gün sonra TRT 6 te Kürtçe bir kelime söylemesi Kürtlerin çok hoşuna gitmişti. Almanyada o zaman ki Başbakan ‘’ Assimilasyon insanlık suçudur!’’’ demişti. Dil bilmek en mühim komunikasyon vasıtasıdır. Ben bildiğim beş yabancı dille heryerde rahat komunikasyon sağlıyorum.

 Mevlana ne diyordu. ‘’ Gel, kim olursan ol, gel’’ Ona kulak verelim.

 İşte ALANYA böyle bir Gülün GONCASI gibi. Açıldıkca Bülbüllerin aşkına katkı sağlayacak.

 ‘’Par la Guerre, fait lamour!’’.(Savaşı bırak, aşk yap) Silahla değil SEVGİ ile sarılalım.
 ------------

 Antalya. 10.11.14

Hiç yorum yok: